Tarih: 5.01.2014 22:00:00| Okunma Sayısı: 2694


 
BASIN AÇIKLAMASI
 
 Eski Türkiye özleminde olanlar gezi olayları ile başaramadıkları ülkenin istikrarını bozma hedefine Aziz Milletimizin hassas olduğu yolsuzluk algısı üzerinden ulaşmayı amaçlamaktadırlar.
 Eski Türkiye sayfasını kapatıp demokratik bir hukuk devleti kurmak ümidiyle yapılan hukuk reformu derin ve paralel güçler tarafından engellenmiştir.
  Türkiye’de demokratik, çok sesli, denetlenebilir bir yargı inşa etmek amacıyla 12 Eylül Referandumu yapılmış, anayasa değişikliğine gidilerek adil, tarafsız ve demokratik bir yargı sistemi kurulması amaçlanmıştır.
 Bu amaca ulaşmayı ilk olarak dönemin Anayasa Mahkemesi engellemiş, HSYK seçimlerini “ya hep-ya hiç” anlayışının hakim olacağı bir duruma sürüklemiştir. Bu nedenledir ki önceden şikayetçi olunan tek seslilik ortadan kaldırılamamış sadece sesin rengi değişmiştir!
 Yargı erkinin tarafsız, bağımsız ve demokratik olarak düzenlenebilmesi için HSYK üyelerinin tamamının yada çoğunluğunun millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi, Anayasa uzlaşma komisyonu tarafından uzlaşılan yargıya dair maddelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Kapalı devre ve tek sesli halka hesap verilebilirliği olmayan seçim sistemlerinin ülkeye zarar verdiği birkez daha tecrübe edilmiştir. Yargının halkımızın tüm renklerini taşıyan bir yapıya kavuşması bugün ülkemizin en öncelikli meselesi haline gelmiştir.
 17 Aralık sürecinde yaşananlar Yargı erkini bir kez daha tartışılır hale getirmiştir. Yargı içinde yapılanan bir takım güç odakları, paralel devlet heveslileri kolluktaki uzantılarını da kullanarak milli iradeyi tanzim etmeyi amaçlamaktadırlar. Kuvvetler ayrılığı ve yargının yürütmeyi denetlemesi ilkeleri yargı mühendisliği yapılmak suretiyle siyaseti yeniden şekillendirmek amacıyla kötüye kullanılmıştır. Yargı erkinin göreceli olarak yasama ve yürütmenin üzerinde olduğunu söyleyerek ülkede bir yargıçlar devleti kurulmasına milletimizin yüksek iradesi asla müsaade etmeyecektir.  Bir takım küresel güçlerin bölgesel bir güç olan ve dünyanın ilk on devleti arasına girmeyi hedefleyen ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarını jüristokrasi heveslileri aracılığıyla bozmaya çalışmasına da asla izin verilmeyecektir. Yaklaşan yerel seçimlerde seçmen iradesini yolsuzluk algısı üreterek etkileme çalışmalarını masum soruşturmalar olarak nitelendirmek milletimizin zekası ile alay etmektir. Bu yaz yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini manipüle etmek isteyen siyaset mühendisleri hazırladıkları senaryolarını bazı yargı mensupları ve onlarla birlikte hareket eden emniyet görevlileri aracılığıyla sahneye sürmüşlerdir. Milletimizin iradesini şekillendirmek isteyenler dün olduğu gibi bugün de halkımızın sağduyusunda boğulacaklardır.
 17 Aralık sürecini organize edenlerin bir kısım yardım teşkilatları ve milli istihbarat kuruluşu üzerinden devletin itibarını aşındırmayı amaçlayan girişimlerini kaygıyla izliyoruz. Uluslararası arenada kendilerine destek bulmak isteyen bu paralel yapının ülkemizi bir takım radikal örgütler ile iş tutar gösterme çabalarını milletimiz asla affetmeyecektir.
 Şüphesiz bağımsız bir yargının en önemli şartı güçlü bir savunmadan geçmektedir. Kamu gücünü sonuna kadar kullanan, şüpheliler aleyhinde deliller uyduran bir savcılık yapısının karşısında konuşlanan savunmanın mevcut haliyle adaletin tecellisine yardımcı olması mümkün değildir. Bu vesile ile silahların eşitliği ilkesi hukukumuza girmeli, avukatlarla savcıların eşit şartlarda çalışması için gerekli anayasal ve  yasal düzenlemeler biran önce hayata geçirilmelidir.
 Adli kolluk yönetmeliğinde yapılan değişiklik üzerinden koparılan fırtınalar derin odakların amaçlarının gizlenmesine hizmet etmektedir. Adli kolluğun amiri savcılardır ve kolluk savcıdan aldığı emirleri yerine getirmede üstlerine bilgi vermek zorunda değildir diyenlerin Valinin ve Emniyet Müdürünün bilgi sahibi olmadığı soruşturma dosyalarından bir kısım basın mensuplarının aylar öncesinden haberinin olmasını, delillerin ve dinleme kayıtlarının çarşaf çarşaf yazılı ve görsel medyada yayınlanmasını görmezden gelmeleri  manidardır. Başsavcı adına soruşturma yürüten savcıların kamuoyunda büyük fırtınalar koparacak soruşturmaları gizlemeleri, uyap ortamına sahte isimler girerek paralel devletin emniyetteki uzantıları ile delil toplama ve delil oluşturma çalışmalarını da hukuk ile izah etmek mümkün değildir.
 HSYK'nın seleflerine özenerek yasalarla verilmeyen bir yetkiyi gaspetmek suretiyle bildiri yayınlaması, devam eden davalarla ilgili davanın seyrini etkileyecek talimat ve emirler vermesi asla kabul edilemez. Demokrasilerde kurumlar anayasa ve yasalarla kendilerine çizilen daire içerisinde hareket etmek zorundadırlar. İdari bir kurum olan HSYK'nın yargıya müdahalesi anayasaya ve kendi kuruluş yasalarına da aykırıdır.
 CMK’daki özel soruşturma ve kovuşturma usulleri kaldırılmalı, suça ve yargılanana bakılmaksızın herkesin aynı mahkemelerde yargılanması ve tabi hakim ilkesi tüm yargılamalar açısından geçerli olmalıdır.
 Unutulmamalıdır ki demokratik ülkelerde krizden kurtuluşun yegane yöntemi daha fazla demokrasidir. Millet iradesinin temsilcisi olan parlamento acilen harekete geçmeli, bağımsız, tarafsız adil bir yargı sisteminin kurulması için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri yapmalıdır. Yeni düzenlemeler yapılırken güçlü bir savunma inşasının adalete ulaşmak için vazgeçilmez olduğu unutulmamalıdır. Yüce Meclisi tarihsel sorumluluk bilinci ile hareket etmeye ve adil yargının oluşabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya davet ediyoruz. 
                                        Kahramanmaraş Barosu Yönetim Kurulu

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

16.04.2024
AV. M. BURAK GÜL
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.