Tarih: 1.02.2012 22:00:00| Okunma Sayısı: 4628


İCRA HUKUKU, İFLAS EDİYOR.

                       

                        2004 sayılı icra iflas kanununun birinci maddesi ile ilgili olarak herhangi bir olumsuzluk görülmemekle beraber sekizinci maddesinde kararların gerekçeli olarak tutanağa yazılacağına ilişkin hüküm kanaatimizce gereksizdir. Zira her kararın gerekçesinin yazılması, karar verecek olan kişinin iş yükünün oldukça artmasına sebep olacaktır. Zaten uygulamada ret yönündeki kararlarda gerekçe yazılmaktadır.

 

                        9. maddede yapılması düşünülen değişiklik: İlgilinin talebi üzerine" yerine "taraflar veya vekillerinin talebi üzerine" şeklinde olmalıdır.

 

                        42. maddede yapılan değişiklikte "en son adrese iadeli taahhütlü mektupla meşruhatlı ödeme davetiyesi gönderilmesi zorunluluğu" amaca hizmet etmeyecektir. Zira bilinen son adres genelde borçlunun taşınmış olabileceği adrestir. Ayrıca bu aşamaya gelinceye kadar zaten alacaklılar alacağını defalarca sözlü olarak talep etmektedirler. Bunun yanında borçlu asıl alacağı ödedikten sonra posta giderini ödemez ise alacaklı bunun içinde mi takip yapacaktır. Az bir bedel için takip yapmayacağına göre genelde posta giderleri alacaklıdan çıkacaktır. Ayrıca ödeme davetinin usule uygun olup olmadığı, yargılama konusu olabilecek ve bu da yargının iş yükünü artıracaktır.

 

                        82. maddede yapılan değişiklikle haczedilemeyen malların kapsamı oldukça genişletilmiştir. Kişinin tek evi ve bu evde oturması için gerekli eşyalarının haczedilemeyeceği kuralı SGK kapsamında çalışanın aldığı maaş ile bir emeklinin maaşlarının da haczedilemeyeceğini düşünür isek; borçludan alacağı tahsil etmek neredeyse imkânsız hale gelecektir. Bu düzenleme büyük şirketleri değil de özellikle taşrada faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeleri, esnafı sıkıntıya sokacaktır. Zira esnaf böyle durumda vadeli mal satmayacak dolayısıyla iş hacmi de düşecektir. Hem alıcı hem de satıcı açısından sıkıntı oluşacaktır. Kısaca maddede yapılan yeni düzenleme ile haczi kabil olmayan malların kapsamının genişletilmesi borcun tahsillerini imkansız hale getirecek olup yasanın amacı ile de bağdaşmamaktadır. Haczi Kabil olmayan malların kapsamının genişletilmesi bu konuya ilişkin ihtilafları da arttıracak bu da mahkemelerin iş yükünü arttıracaktır.

 

                        88. maddede yapılan düzenleme cebri icranın caydırıcılığını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Eğer alacaklı hacze kabil olmayan mallar dışında bir mal bulabilir ise? bu durumda da muhafaza engeli ile karşılaşmaktadır. Malın özellikle borçluya yediemin olarak bırakılması durumunda yedieminliği suistimal etmenin cezai yaptırımını düşünmek gerekir. Caydırıcı bir cezai yaptırımı olmayan yedieminliği suistimal suçu aslında borçluya haczedilen malı kaçırma imkanı da tanımaktadır.

 

                        106. maddede yapılan düzenleme ile mevcut satış isteme süreleri kısaltılmaktadır. Aslında bu yukarıda sayılan tüm engellere rağmen hacze kabil mal bulabilen alacaklı ile birlikte borçlunun da aleyhinedir. Zira bu kadar kısa sürede satış istenmesi borçlunun çözüm süresini de kısaltmakta, alacaklı açısından ise alacağı nakit olarak değil de mal olarak alması gibi bir sonuç doğurmaktadır. Ancak temel amaç alacağı nakit olarak tahsil etmektir. Yasa bu amaca hizmet etmemektedir.

 

                        Ayrıca şunu da belirtelim ki uygulamada sıklıkla görülen müşterek mülkiyete tabi bir tarla vasfındaki arazinin nasıl satılacağı hiç düzenlenmemiştir. Zira 2004 sayılı yasaya göre müşterek mülkiyete tabi bir taşınmazda borçlunun hissesinin satışı mümkündür. Fakat Toprak Koruma Kanununa göre ise belirli metre karenin altındaki taşınmazlarda hisse satışı mümkün değildir. Burada iki yasa maddesi çelişmekte olup Yargıtay uygulaması 2004 sayılı yasa gereği satışın mümkün olması sebebiyle ortaklığın giderilmesinin istenemeyeceğidir. Bir kısım icra daireleri satış yapmamakta bir kısım icra daireleri ise satışı yapmasına rağmen Tapu Sicil Müdürlüğünde hisseyi alan adına tescil yapılmamaktadır. Uygulamada görülen bu aksaklığın da giderilmesi gerekmektedir.

 

             
İcra İflas Kanununda yapılması düşünülen değişiklikler ayrıca şu sakıncalara neden olacaktır:

1-Her borçlunun bir de alacaklısı olduğu herkesin malumudur. Yapılacak değişikliklerle alacaklılar mağdur olacaklardır.

 

 

2-Özellikle ev eşyalarının haczedilmesi ve muhafaza altına alınmasını engelleyecek değişiklik meblağı düşük olan borçların tahsilini imkansız hale getirecek ve takip dosyaları icra dairelerinde yığılacaktır.

 

3-Alacaklarının tahsil edilemediğini gören esnaf veresiye mal satmayı bırakacak ve bu durum ekonomik durgunluğa neden olacaktır.

 

4-İletişim şirketleri, elektrik dağıtım şirketleri ve doğalgaz dağıtım şirketleri gibi yaptıkları işin kamu hizmeti niteliği de olan firmalar büyük bir mağduriyete uğrayacaklardır.

 

5-Hukuki yollarla alacağını tahsil edemeyen alacaklılar yasal olmayan yollara yöneleceklerdir.

           

            Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yukarıda belirtilen sakıncalar ve öneriler dikkate alınarak alacaklıların da mağduriyetini engelleyecek şekilde düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.

 

                                                                                              Av. Metin DOĞAN

                                                                       KAHRAMMANMARAŞ BAROSU BAŞKANI

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Mart 2024><<
Mart 2024
 PSÇPCCP
926272829123
1045678910
1111121314151617
1218192021222324
1325262728293031
141234567

29.03.2024
AV. M. BURAK GÜL
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.